Picasso Kadınları kullandı mı?

 

Mehmet Ömür

 

Picasso Kadınları kullandı mı?

Dominant, egoist ve manipülatif bir sanatçı olan Picasso’nun kız arkadaşlarını sanatsal yaratımına yararlı oldukları sürece yanında tuttuğu artık çok iyi biliniyor. Bu nedenle bugün müzeler, sanatseverler ve medya, Picasso’nun sanatsal mirasına çalkantılı ve istismarcı kişiliğinin gölgesinden doğru bakıyor.

Şu sıralarda Paris’teki Picasso Müzesi’nde büyük değişiklik oluyor, müze sanki kabuk değiştiriyor. Ölümünün ellinci yıldönümünde müze, Pablo Picasso’nun etrafındaki kendisine ilham perisi yaptığı yol arkadaşlarıyla sürdürdüğü ilişkileri kritik bir biçimde yeniden değerlendiriyor. Genç nesilleri müzeye çekmek için 7 Mart – 27 Ağustos tarihleri arasında bir sergi düzenliyor. Müze, sanatçının bugün uyandırdığı tartışmalardan kaçınmayı düşünmediğini bu sergi ile kanıtlıyor. The Guardian gazetesi ‘Özel hayatının, eşlerine karşı acımasız davranışlarının, sevgilileri ve ilham perileri konularının #MeToo hareketinden bu yana genç kamuoyunu çok daha fazla ilgilendirdiğini’ düşünüyor.

Sergi de bu nedenle Amerikalı Mickalene Thomas’ın, Fransız Louise Bourgeois’nın ve Picasso’nun yol arkadaşı Dora Maar’ın yapıtlarını İspanyol dehasının yapıtlarıyla birlikte sergiliyor. İngiliz gazetesi ayrıca müzenin bu sergiyi Picasso’nun üzerinden ‘feminizm, kolonyalizm ve ırkçılık” konularının irdelenmesini istediğini vurguluyor.

Sanatçının arkasındaki adama ilgi arttıkça, yazılı basında Picasso ile ilgili yazılanların miktarı da doğru orantılı olarak artıyor. El País gazetesinde yayınlanan bir köşe yazısında sanat tarihçisi Victoria Combalía’nın Picasso’nun ‘Yol arkadaşlarına yaptığı fiziksel tacizden çok psikolojik travmalar nedeniyle suçlu görüldüğünü’ vurguluyor. Paris’teki Picasso Müzesi gibi diğer kurumların da kübizm ustası hakkında eleştirel bir okuma yapmaya başladıklarını söylüyor.

Picasso’nun her şeyden önce sanat tarihinde önemli bir yeri vardır. Sanatçının özellikle Dora Maar’a yönelik bilinen taciz olayları artık her yerde anlatılıyor.

Bazı konunun uzmanları “Picasso’nun bildiğimiz hayat hikayesini değiştirecek bir yeniden değerlendirmeye doğru gidilecek diye değerlendiriyorlar. Kınanması gereken davranışlar kataloglarda, makalelerde ve tarih kitaplarında yer alacak” diye tahmin ediliyor. Ancak geçmişi bugünkü kriterlere göre yargılamanın haksızlık olduğunu belirtilirken, bundan böyle “Picasso kadınları severdi. Bunun nesi yanlış?” gibi argümanlara da yer verilmemesi gerektiğini söylüyor Victoria Combalia.

İspanyol gazetesi El Diario, uzun süre suistimal edilen ilham perileri arasında, “terkedilmenin acısını en çok çeken kadın” olan Dora Maar’ın durumunu vurguluyor. Ona fiziksel ve psikolojik olarak kötü davranan Pablo’nun rolü büyük” diye yazılıyor. Kendisi fotoğrafçı olan Dora Maar, Pablo Picasso’dan ayrıldıktan sonra depresyona girdi ve bir psikiyatri hastanesine kapatıldı.

Gazeteci Brigitte Benkemoun, köşe yazısında “dominant, manipülatif, bencil, sahiplenici olduğunun herkes tarafından bilindiğini ancak Dora Maar’a acıvermesinin, belki de Maar’la olan sado-mazoşist ilişkisi dışında kendisine pek zevk vermediğini” yazıyor. Benkamoun şöyle devam ediyor; İspanyol sanatçının amacı “kadınların acı çektiğini görmek değildi, yalnızca sanatı önemliydi. Yaratıcılığını tetiklemedikleri hissettiği anda onları terk etti.”

El Diario sitesi şöyle düşünüyor, “bu tartışmayı açmak, sanatçının bilmediğimiz yönlerini anlamamızı sağlamak ve yeni bir gerçekliğe yol açmaktadır”. New York’ta Brooklyn Müzesi, “biyografisine bakılmaksızın sanat tarihinde temel bir rol oynamaya devam eden tarihi bir figürü mevcut prizmadan yeniden gözden geçirmeye” çalışacak feminist bir sergi hazırlıyor.

Picasso’nun ilham perilerinden yaptığı birçok portre onun kadın algısını da yansıtmaktadır. “Gelişmesini engellediği sanatçılar, hayatlarını tükettiği kadınlar eserleri üzerinde izler bırakmıştır”, diye yargılıyor El Diario. Ancak kesin olan bir şey var: Picasso, modern sanatın bir anıtı olmaya devam ediyor ve onu dışlamak tabii ki söz konusu değildir.

“20. yüzyılın şafağında Paris’e gelen genç Picasso, mümkün olduğu kadar çok satmak amacıyla çok sayıda birbirinden güzel tuval yaptı. İleri görüşlü ve yetenekli bir galeri sahibi olan Daniel-Henry Kahnweiler, Picasso’yu destekliyordu. Kübizmin icadından sonra Picassonun kotası yükseldi ve galerist, eserlerini Picassodan çok yüksek fiyatlara satın alarak geniş bir uluslararası koleksiyoner ağı oluşturdu ve fiyatları üç katına çıkardı. Galerici, bu öngörüsü sayesinde eserlerinden ayrılmak istemeyen Picasso’nun en çok beğenilen sanatçılardan biri olmasını sağladı. El Pais’in söylediğine göre, “Picasso asla ortadan kaybolmaz ve kadınlara yaptığı kötü muamelesiyle ilgili eleştirileri de pazarını etkilemesine izin vermezdi”. Ölümünden neredeyse elli yıl sonra, bazı eserleri müzayedede rekorlar kırıyor: 2015 yılında, 1955’te yaptığı bir tablosu olan ‘Cezayirli Kadınlar’ı yaklaşık 180 milyon dolara satıldı. Bu da onu o gün için dünyanın en pahalı tablosu yaptı.

Picasso’nun hayatında çok kadın vardı. Bu kadınlar, Picasso’nun farklı dönemlerindeki eserlerine modellik yaptılar ve onun sanatsal gelişimini etkilediler. Picasso’nun kadınlarla olan ilişkileri genellikle tutkulu, şiddetli ve kıskançlık doluydu. Sanatçı çoğu zaman sadakatsizdi ve birçok evlilik dışı ilişki yaşadı. Bu da kadınlarının psikolojik ve fiziksel olarak acı çekmesine neden oldu. Bazıları intihara teşebbüs etti, bazıları akıl hastanesine yattı, bazıları da alkol bağımlısı oldu. Picasso ise onlardan ayrıldığında veya öldüklerinde yeni bir kadına geçti. Gerçek bir çapkındı. İşte Picasso’nun eşleri ve sevgilileri:

Fernande Olivier (Picasso’nun ilk aşkı, 23 yaşındaydı)
Marcelle Humbert (Kadın 27, Picasso 31 yaşındaydı)
Gaby Lespinasse (34 yaşındaydı)
Olga Khokhlova (Picasso’nun ilk karısı. Tanıştıklarında Picasso 36 yaşındaydı)
Marie-Thérèse Walter (Marie 17 yaşındaydı, Picasso ise 46)
Dora Maar (Kadın 29, Picasso 55 yaşındaydı)
Françoise Gilot (Picasso’yla tanıştığı zaman 21 yaşındaydı)
Geneviève Laporte (Picasso’nun son sevgililerinden biri. Fransız model, 20’li yaşların ortalarındaydı. Picasso ise 70’lerinde!)
Jacqueline Roque (Picasso’nun ikinci eşi oldu. 27 yaşındaydı. Picasso ise 79’du.)

En büyük aşkı Marie-Therese Walter ondan çocuk yaptı ve onunla evlenemeden Picasso ile yaşadıkları evde intihar etti. Picasso hayatının en büyük aşkını yaşarken Olga ile evliydi. Olgadan hiç boşanmadı.

Picasso’yu tanımak için Türkçe kaynaklarda bolca, aşağıya bazılarını alıyorum. 

Sergi; CÉLÉBRATION PICASSO, LA COLLECTION PREND DES COULEURS !

7 Mart 27 Ağustos

5, Rue de Thorigny, 75003 Paris

Kaynak; 

Courrier international No 1691 sayfa 43

https://dergio.com/20220725/pablo-picassonun-hayatini-mahvettigi-7-kadin

https://www.sanatlaart.com/pablo-picasso-ve-kadinlar/

https://www.greelane.com/tr/be%C5%9Feri-bilimler/g%C3%B6rsel-sanatlar/picassos-women-183426/

http://www.leblebitozu.com/pablo-picasso-kadinlari-ve-onlarin-ilham-verdigi-tablolar/

https://www.milliyet.com.tr/molatik/galeri/pablo-picasso-hakkinda-muhtemelen-bilmediginiz-10-sey-79784/1

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir