Farinelli: Kralın şarkıcısı veya müzik aletlerinin kralı…

Farinelli: Kralın şarkıcısı veya müzik aletlerinin kralı…

Muhteşem sesinin özelliği bir sır olarak kalan seslerin kralı Farinelli’nin sesi iki ayrı sesin üst üste kaydıyla yeniden yaratıldı. 

Mehmet Ömür 

Son Koronavirüs günlerinde çok sayıda film seyrettim. Çok müzik dinledim. Yenilendim diyebilirim. Paris’te kısa süre kaldığım 1994 yılında Fransa-Belçika yapımı Farinelli adlı filmi hayranlıkla seyrettikten sonra şarkıcı sesi ve şarkı söyleme ile ilgili bu yazıyı derlemeye karar vermiş ve bir yazı hazırlamıştım. O yazıyı ortaya çıkardım ve yeniden okudum. Ne kadar güzel bir iş yapmış olduğum konusunda kendimi ikna edip kendime bir Vivaldi dört mevsimi ısmarladım. Spotify tabii ki.

İnsana en yakın konuşmayı yapabilen ve anlayabilen yaratıklar olan bonobolar veya şempanzeler, ancak iki yaşında bir çocuğun konuşmasına ve algılamasına sahip olabiliyorlar. Sentaks yapma ve konuşma, insanoğlunun ayrıcalığı. Ya şarkı söyleme? Puccini, Caruso’yu dinledikten sonra “Seni bana Allah mı gönderdi?” diye haykırmıştır. Her ne kadar “Opera en güzel uyuyarak dinlenir” diye düşünenler varsa da, insan gırtlağının yaptığı sanatın ulaştığı doruk noktası, şan sanatçısının performansıdır. “Farinelli” adı ile ülkemizde de gösterilen film, insan sesi ve ses teknolojisi açısından birçok özellik taşıyor. Farinelli 18. yüzyılda sesi ile büyük başarı kazanmış, İspanya Kralı V. Philippe’in maiyetine girmiş, Haendel’in Londra’daki tiyatrosuna yaptığı rekabet sonucu iflasına neden olmuş İtalyan bir kastratodur (hadım edilmiş şarkıcı). Farinelli’nin kaydedilmiş sesi olmadığından filmdeki şarkıları iki sanatçı söylemiş. Bunlardan biri en ince erkek sesine sahip olan bir kontrtenor: Lee Ragin, diğeri bir soprano: Ewa Malas-Godlewska. Bu iki sesin tını ve renkleri birbirine yakın ve iki sanatçı da çok yetenekli. Sanatçılar parçaları okuduktan sonra iş montaja kalıyor ve teknoloji burada devreye giriyor. İki ses tek bir ses haline getiriliyor. 3000 yerde montaj yapılıyor. Ses mühendisi Philippe Depalle ekibi ile birlikte bu işi başarabilmek için 7 ay çalışmış. Çünkü her şarkıcının a veya o sesli harflerini telaffuz etme şekilleri farklı, ayrıca bunları yorumlamaları da farklı. Sonuçta elde edilen ses, sentetik bir ses olmaktan çok, iki yaşayan sanatçıdan alınan ortak bir ses. Günümüzde Farinelli’nin çıkardığı 2 dakika süren sesi çıkarabilecek bir kişi yok. Halen sırlarını saklayan bu ses sayesinde Farinelli tüm Avrupa aristokrasisi tarafından davet ediliyor ve büyük bir servet sahibi oluyor. Melankoli hastalığına tutulmuş Kral V. Philippe’i bir tek Farinelli’nin sesi yaşama döndürebiliyor. Birkaç aylığına gittiği Madrid’de tam 22 sene kalıyor ve sadece krala şarkı söylüyor. Erişkin bir akciğerin üzerinde bir akciğere ve aynı zamanda çocuk gırtlağına sahip olmanın avantajını kullanıyor. Kralın müzik terapisinde kullanılan ve müzik aletlerinin kralı olan insan gırtlağının şarkı söylerken yaptığı işler oldukça fazla! Ancak şarkı sadece gırtlakla da söylenmiyor. Tüm organlar ve vücut işe karışıyor. Bunlar arasında beynin ve dolayısıyla duyguların çok ayrı bir yeri var. Sesle ilgili araştırmalar son 25 yıl içinde çok verimli bir dönem yaşamaktadır. Şarkı sesinin akustiği ve biyomekaniği ile ilgili birçok bilinmeyen çözülmüştür. Vibrato, şarkıcı formantı, ses rejisterleri, subglotik basınç, ses sınıflaması, ses tellerinin titreşim özellikleri, şarkı söylerken larinksin pozisyonu gibi konulara yazımda yer vermeye çalıştım. Sabah kalkınca, işe giderken, işte, evde hemen hemen her zaman her yerde şarkı dinliyoruz ve bundan çok etkileniyoruz. Şarkılar yaşamı çok etkiler ve çoğu kişi bu işin nasıl olduğu konusunda kafa yorar. Bazıları şarkı söylemeyi çok kolay gerçekleştirir. Bazılarını dinlerken oradan kaçmak gelir içimizden. Bu işi en mükemmel yapan şarkıcılar da opera sanatçılarıdır. Opera sanatçısı bir opera eserini kusursuzca icra edebilmek için yıllar boyu çalışmak zorundadır. Çünkü diğer müzik aletlerinde olduğu gibi görme ve dokunma duyularının katkısı olmaksızın sinir ve kas sistemini otomatik olarak kullanmayı öğrenmek çok uzun zaman istemektedir. 

Ses organlarının kullanımı

Ses organlarının konuşma için kullanımından çok farklı biçimde kullanılması, ayrı bir beceri gerektirmektedir. Pop şarkıcısından aynı performans beklenmez, çünkü gerek yaptığı müziğin türü gerekse ulaştığı kitlenin beklentisi farklıdır. Ancak amatör de olsa şarkı söyleyen herkesin ses organlarını iyi kullanma becerisine sahip olması gereklidir. Ses organlarının kullanımı nefesli bir saza benzetilebilir. Nefesli bir saz üç kısımdan oluşur: Havayı pompalayan bir körük, titreşimleri sağlayan bir vibratör ve rezonansı sağlayan rezonatör bir boşluk. İnsanda körük akciğer, vibratör ses telleri (vokal kordlar), rezonatör ise ses tellerinin üzerinde bulunan farinks ve larinks boşluklarıdır. Konuşurken veya şarkı söylerken akciğerlerden pompalanan hava trakea denilen hava yolunda yukarı doğru çıkar ve vokal kord denilen ses tellerine çarpar. Ses telleri yere paralel pozisyonda duran ve dudağa benzeyen iki kastan oluşmuştur. Bu ses telleri açılıp kapanarak havanın küçük miktarlarda yukarıya kaçmasına izin verirler. Ses tellerinin açılıp kapanma sıklığı sesin bas ve tiz olmasını belirler. Ses telleri ne kadar sık açılıp kapanır ve titreşirse ses o kadar tiz çıkar. Bilinen en tiz sesi ünlü opera solisti Mado Robin çıkarmıştır. Mado Robin’in ses telleri saniyede 2349 kez titreşerek insan sesinin ulaşabildiği en tiz notaya ulaşmıştır (Re 6). Hava kaynağı olan akciğerler beyinden çıkan bir emirle genişler. Bu genişlemeyi göğüs kafesinin tabanındaki diyafram denilen kas sağlar. Bu kas kasılınca kendisine yapışık 6 kaburgayı kendine çekerek akciğer dokularının genişlemesine neden olur. Bu genişleme çevredeki atmosfer basıncına göre negatif bir basınç doğurur. Bu negatif basınç dış ortamdan hava emer ve akciğerler pasif olarak havayla dolar. Nefes verirken diyafram ve göğüs kafesi gevşer, akciğerler küçülmeye başlar ve hava dışarı çıkar. Nefes alıp verme normalde insan farkına varmadan refleks olarak dakikada 16-17 kez tekrar eder. Her nefes almada akciğerlere 500 ml hava dolar. Ancak şarkı söylemek 1000-1500 ml hava ve buna bağlı olarak daha çok enerji gerektirir. Bu nedenle şarkı söylerken solunum hareketleri bilinçli ve istemli olarak gerçekleştirilir. Nefes alırken hava gereksinimi artarsa göğüs boşluğunu çevreleyen bazı yardımcı solunum kasları devreye girerek akciğerlere daha fazla hava girmesini sağlarlar. Akciğerlere giren hava miktarı artınca karın boşluğunu iterek yer kazanma durumu söz konusu olur. Karın boşluğuna yukarıdan gelen basınç, karnın üst kısımlarının öne doğru itilip dışarıya doğru bombe olmasına neden olur.

Şarkı söylerken neler oluyor?

Normalde nefes pasif olarak verilir. Konuşurken veya şarkı söylerken soluk verme aktif, bilinçli ve istemli bir şekilde yapılmaktadır. Şarkı söylerken havanın verilmesi çok ince bir ayarla yapılır. Diyafram yavaşça gevşerken karın kaslarının buna uygun ve koordinasyonlu bir şekilde yavaşça kasılması gerekir. Şarkı söylerken havanın verilmesi çok ince bir ayarla yapılır. Diyafram yavaşça gevşerken karın kaslarının buna uygun ve koordinasyonlu bir şekilde yavaşça kasılması gerekir. Şarkı söylerken düzenli bir ses şiddetine gereksinim vardır. Ses şiddeti ses tellerinin altındaki akciğerlerden gelen hava basıncına bağlıdır. Bu basıncı sabit tutabilmek için şarkıcı nefes almaya ve nefes vermeye yarayan kasların koordinasyonunu çok iyi yapabilmelidir. Bu koordinasyon veya denge; nefes almaya yarayan kasların uzun süre aynı şekilde tutulmasını sağlarken diyaframı yavaş yavaş gevşetmeye ve karın kaslarını da aynı şekilde yavaş yavaş kasmaya dayanmaktadır. Şarkı söylemede en önemli nokta nefesi iyi ayarlayabilmektir. Amaç çok miktarda hava hapsetmek değildir. Amaç nefesi vermeyi çok iyi kontrol altında tutmaktır. Bu sayede düzenli bir akım ve ses telleri altında sabit bir basınç sağlanmaktadır. Şarkıcılar buna diyafram kullanmak derler. Şarkı söylerken en etkili nefes alma şekli, ses çıkarma işlevini hiç etkilemeden en süratli nefes alma yöntemidir. Bu nedenle kaburgalar yardımı ile yapılan nefes alma işlevi şarkı söylerken yasaklanır. Çünkü kaburgalar kullanılarak yapılan nefes alma sırasında omuzlar kaldırıldığı için gırtlak yükselir ve ses çıkarma işlevi doğal olarak etkilenir. Şarkıcıların en çok kullandıkları solunum şekli kosto-abdominal solunum denilen, göğüs kafesinin alt kısmı ile karın kaslarının kullanıldığı solunum şeklidir. Çünkü bu solunum yöntemiyle nefes verme sırasında basınç ve hava akımı ayarı en ince şekilde yapılabilir. Bu kasların bir hafta süreyle düzenli çalıştırılması sonucunda ses gücünün 6-7 dB arttırılabildiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Nefesin uzun süre tutularak uzatılması gereken durumlarda mutlaka karın kaslarını kullanmak gerektiği, kaburgalar arası kasların ancak kısa süreli seslerde yeterli olacağı bilinmektedir.