Koku Alma ve Sanat

Sanat bugün heryerde, sınır tanımıyor. Çöp de sanat oluyor, para da, çevre kirliliği de, arekoloji de, koku da.. Sanat burnumuzun içinde. Koku almayı sanatta ilk kullanan Benjamin Péret. Pisuvarı ilk defa sergi salonuna sokak ünlü sanatçı Marcel Duchamp’la birlikte 1938 de Uluslararası Sürrealizm Fuarında sahne arkasında kahve kavururlar. (1)

İkinci hareket 1965 de Fluxus kurucu üyesi Takako Saito’dan gelir. Sahneye koku şişelerinden oluşan bir santranç çıkartır. Fluxchess adını verdiği bu satrancı New York Soho’daki Flux mağazası için bir başka Flux kurucu üyesi Georges Maciunasa yapmıştır.(2)

Baharat satrancı ve koku satrancı için örnek vermek gerekirse Şah şeytantersi diye de bilinen asafoetida adlı bahatat tan yapılmıştır. Vezir Cayenne biberinden ve fil kimyondan yapılmıştır.

1978 de belçikalı sanatçı Guy Bleus “Smell Manifesto The Thrill of Working with Odours” adlı kokularla çalışmanın heyecanı, koku manifestosunu adlı manifestoyu yayımlar. Bu manifesto ile ilk sergisi de gelir. Sergide kokua resimler, objeler, aromatik instalasyonlar ve koku performansları

Sayfa / 2 11

vardır. İki yıl sonra Saint Picasso adlı sanatçı seyircilere Fransanın ünlü parfüm kasabası Grasse kasabasından ürettiği parfüleri sıkar ve duvara yanarak koku çıkaran bir zamk ile adını yazar.

1994 de Clara Ursitti adlı sanatçı İskoçya Çağdaş sanatlar Merkezinde kurguladığı küçük özel odada hareket sensörleri ve koku vericilerle bir performans düzenler. Adını da Kokulu self-portre koyar. (3)

Sayfa / 3 11

2009 yılında Gugenheim önemli bir koku-müzik etkinliğine sahne olur Nico Muhly’un bestelediği Scent Opera (Koku Operası) çalınırken , ünlü fransız parfümcü Christophe Laudamel 148 koltuğa yerleştirdiği koku verici aygıtlarla dinleyenlere değişik kokular püskürtür. Kokular üç değişik grupta sınıflandırılmıştır. Doğla olanlar, sanayii tipi olanlar ve Mutlak Sıfır grubunda olanlar.(4)

Brian Goeltzenleuchter “Sillage” adlı eserinde vatandaşlardan çeşitli mahalle kokularını tanımlamalarını ister. Bu kokuları üretip sergi alanına püskürterek izleyicilerin duygularını değerlendirir. Bu sergi 2014 de Los Angeles Çağdaş sanat enstitüsünde ve 2016 da Baltimore daki Walters sanat Müzesinde sergilenmiştir.

Frederico Diaz Çek sanatçıdır. Tasarladığı eserle insanların altın bir gözyaşı karşısındaki 5 dakikalık beyin dalgalarının oraına göre bir koku karışımı yaratıp kendilerine hediye eder. Shangai’deki sergisi 2012 yılında yapılmıştır. https://www.youtube.com/watch?v=SQhHIFhDe-Q

Önemli Olfactory art sanatçılarından bazıları şunlardır; Peter de Cupere, Sissel Tolaas, Guy Bleus, Azzi Glasser, Brian Goeltzenleuchter, Christophe Laudamel, Annick Menardo, Gayil Nalls, Maki Ueda, Clara Ursitti.

Sayfa / 4 11

Yıllarca boş bir alan olarak kalan koku ile yapılan sanat son yıllarda giderek artmıştır. Performans ve enstalasyonlarla yeni yaratımlara gidilmiştir. Koku geçici olduğundan daha çok performans ve enstalasyonlara yönelmiştir. Koku kaçıcı olduğu için koku ile yapılan sanat bu nedenle izleyicinden zaman ister kokunun kaçışı sırasında orada olmasını ister.

2000 yılında Michel Blazy galerinin duvarlarını havuç ve patates püresi ile kaplar. Taze ve bayatlamış olanlar zaman içinde değişik kokular, renkler almakta üzerlerinde oluşan küfler de duvarları renk ve koku olarak değiştirmektedirler. Blzay’nin eseri gerçekte bir yemek tarifidir. Bunu gerçekleştirmek için herhangi bir girişimi olmaz sadece tesadüfün, doğanın işini yapmasını bekler. Biraz Duchamp yaklaşımıdır bu. Blazy müze çalışanlarına püreleri nasıl yapacaklarını ve nerelere nasıl süreceklerini söylemiştir. http://www.artwiki.fr/wakka.php?wiki=MichelBlazy

Sophie Calle “Paranın kokusu” adlı sergisinde 9 aralık 2003 yılında Cartier Vakfında Francis Kurkdjian yıllarca dünyayı dolaşmış bir doların kokusunu oluşturmasını ister. Kağıt, yeşil mürekkep ve ellerden gelen ter ve yağ kokusunun karışımı… http://artshebdomedias.com/article/050216-art-olfaction-odeur-encensee/

Sayfa / 5 11

Julie Fortier nin Kokulu koku sanatı; sanat dünyasına önce fotoğraf ve video ile başlayan, manzara ve performansı ı deneyen ve süratle yeme-içme sanatına ve ardından da koku sanatıa gelir. Olfactory art konusunda önemli işlere imza atmış genç bir belçikalı sanatçı. Aşağıdaki fotoğraf “La chasse- Av “adlı eserinin fotoğrafı 2014 yılındaki sergisinden alınmıştır. Sanatçı ürettiği 80.000 değişik kokuyu ince kağıtlara sürüp bir sanat merkezinin duvarına asmıştır. .https://www.juliecfortier.net

Sayfa / 6 11

Eduardo Kac, Osmobox ve “Feeling of smell” sergilerini 2014 yılında gerçekleştirmiştir. Katz diye telaffuz edilen Kac, Brezilyalı genç bir sanatçıdır. Daha çok internet üzerinde interaktif yaptığı sanatla ve bioart ile bilinir. 80 li yıllarda telekomünikasyon sanatı diye bir sanatın öncüsü olmuştur. Şimdilerde genetiği ile oynanmış organzmalarla “Transgenetik sanat” diye bir sanat alanına girmiştir. Çeşitli ülkelerde sergiler açan ve Yeşil Fluoresan tavşan adlı eseri ile adından bahsettiren Kac olfactory eser olarak osmoboxe dediği koku kutularını yaratmıştır. Dış görünüşleri aynı olan kokular percereleri açıldığında ziyaretciye farklı bir koku salar. Bunlar parfüm değildirler. Gizli kokulardır. Her kutu farklı koku saldığından ziyaretci her kutuyu açar. http://www.ekac.org/index.html

Sayfa / 7 11

Ernesto Neto’da Kac gibi uluslar arası çağdaş sanat alanında en çok tanınan Brezilyalı bir sanatçı. Eserleri abstre minimalizmin ötesinde eserler olarak tanımlanabilmektedir. Eserleri tüm sergi alanını dolduran yarı-vücut, yarı-mimari, biomorf ve büyük yumuşak heykellerden oluşuyor. Malzeme, koku, denge ve yer ana temaları. Seyircisi ile iletime geçmeyi seven eserler. Heykelleri beyaz poliamidden yapılmış zamk gibi uzayıp şekil değiştirebiliyor. Sanatçı bunların içini kokulu baharatlarla doldurur.

Odorama denilen marjinal sanatsal yaklaşım ise daha çok sinema sanatına eşlik eder. Örneğin Angela Ricci Lucchi’nin yönettiği 1975 yılı yapımı Alice Profumata di rosa adlı film’de salona koku salınmıştır. 1981 yapımı Polyester adlı John Waler filminde ise içeri girerken seyirciye dağılılan kartın üzerindeki rakam filmin uygun yerinde kazındığında piza, zamk, çiçek ve dışkı kokusu alınmaktadır. Aynı oyun TV için de yapılmıştır. Telerama dergisi kartları dağıtmış Televizyonunlarında Nuls ( Hiçler) adlı 1988 yılı yapımı filmi seyreden izleyiciler dergiden çıkan kartı kokladıklarında dışkı kokusuna maruz kalmışlardır. 2014 yılı ürünü Kanadalı yönetici Nguyen’in “Koku” adlı oscar adayı film ise bu konudaki sanat olmasa bile sanatı anlamamıza büyük katkı sağlayacak bir dokümanter. Koku ile ilgilenen herkesin izlemesi gereken bir film. http://theempireofscents.com/#movie

Sinemadan tekrar plastik sanatlara dönelim. Sissel Tolass Norveçli bir kimyager ve sanatçı. provokatör, güzel kokmanın üzerine gidiyor. Salona elindeki koku şişesiyle giriyor ve salondakilere “Dikkat edin bu kokuya tahammül etmek zordur” diyor. Elindeki flakonu açık içindeki kokuyu salona yayınca izleyiciler çok rahatsız oluyorlar. Çünkü yayılan koku leş, sıcak kan, barut, ıslak toprak, ter ve çürüme kokularından olumuş bir koku. Salondakilerdeki bu kusma derecesindeki rahatsızlığı görür görmez ekliyor Sissel Tolaas “Ben size demiştim rahatsız olacaksınız diye, bu birinci dünya savaşı kokusu çok fena duygular uyandırır”. Almak askeri müzesi tarafından sipariş edilen bu eseri düşünüp ortaya çıkartmak bence en az kimya kadar sanatın da işi. Tolaas varoluşunu simgeleyen sis, yıldırım, yağmur gibi öğelerin üzerlerine de gidiyor. Burnunu bu meteorolojik etkenleri algılamak üzere kullandığını iddia eden sanatçı bir gün Newton2un kafasına düşen elma durumunda hissediyor kendisini. Bu uyanış bir tutkuya dönüşüyor. 7 senede 7000 tane koku yaratıyor. Ardından burnundan haberi olmayan kitleleri uyarmak için çalışmaya başlıyor. Bunun de en güzel yolu sanat tabii ki. Parfüm sanayii sadece güzel kokulara yönelmiş ve tamamen kazan amaçlı, kendisi koltuğunun arkasına üzerinde No 5 Chanel yazılı bir çöp torbası ile insanlara güzel kokulardan önce kokuları tanımalarını öneriyor. Kokuları iyi veya kötü diye ayırmayalım diyor. Kendisi parfüm kullanmıyor, kokulu mum yakmıyor kendi kokusunu parmak izi gibi üzerinde bulundurmak istiyor. Neden saklamalıyım diye de sorguluyor. 1996 yılında Oslo Çağdaş sanat müzesinde aynalı kabinlerdeki koku performansı ile le MoMA à New York, la Fondation Cartier à Paris, la Serpentine Gallery à Londres, Venedik Bienalinde de yükselen yıldız sanatçı oluyor. 2004 yılında uluslararası koku şirkei International Flavors and Fragrances (IFF) kendisinin emrine ortamdaki her kokuyu algılayabilen çok gelişmiş bir araç veriyor. Bu araç hayatını değiştiriyor. reddettiği parfüm dünyasına mesajlar vermesini sağlayan sanatını ve araştırmalarını bu araçla gerçekleşitiriyor. Görsel malzeme ile satüre olmuş dünyayını koku duygusunu uyararak başka bir boyuta geçmesini sağlamaya çalışıyor. sanatçının bir görevi de insanların uyanışına, varoluşlarını farketmelerine katkıda bulunmak değil midir. Tolaas düşüncelerimizi değiştirmeye devam ediyor. Adidas’tan aldığı kullanılmış ayakkabıların (David Becham’ın ayakkabısı da dahil) içindeki bakterilerden peynir yapıyor. Önce insanlara tadım yaptırıyor insanlar çok beğendiklerini söyleyince de nasıl yaptığını anlatıyor. İnsanlar bozuluyorlar. İnsanlara yanındakilerin kokularaına tahammül etmelerini öğrenmeleri gerektiğini anlatmaya çalışıyor. https://www.lemonde.fr/m-styles/article/2012/11/23/sissel-tolaas-odeurs-de- trouble_1794326_4497319.html

Sissel « the FEAR of Smell: the Smell of FEAR » adlı sergisi için 21 paranoyak ruh hastasından aldığı koku örneklerini küçük kapsüllere hapsedip galerinin duvarında sergilemiş bir sanatçı. https://www.deutschland.de/fr/topic/vie-moderne/life-style-arts-culinaires/lart-de-lodorat

Sayfa / 8 11

Sayfa / 9 11

Koku her ne kadar estetik algılama alanından uzun süre çok uzaklarda kalmış ve sanatın yetim çocuğu olsa da sanat için çok önemli çünkü doğrudan duygulara hitap ediyor. Hep Freudiyen söylentiler ve hayvani duygularla doğrudan ilişkilendirilerek geri planda tutulmuş olsa da yıllar içinde sanat dünyasında hak ettiği yeri bulacağına inancımız tam. Tolaas bu konuda tam gaz ileriyor. Paris havasındaki değişik bölgelerden topladığı kokuları masere edip sergi salonunda bir bar masası üzerinde 21 şişe olarak sergilemiş, adına da “SİRAP mon amour demiştir. Paris i tersten yazmış olması dikkatlerden kaçmamıştır.

Sayfa / 10 11

Bunun üzerine Tolaas’ın Aralık 2014 de İkinci İstanbul tasarım bienalinde yaptığı sergi/manifestoya gelelim. Bu büyük koku tasarımcısı Nasalo Sözlük adını verdiği manifestosunda kötü kokunun olmadığını ancakbu algının düşüncelerimizde oluştuğunu iddia ediyor. kokuların insanlar tarafında çoğu tanınamadığını ve tarif edilemediğini düşünürsek belki bir sözlük işe yarar diye düşünüyoruz. Sözlükte CHIISH : çin dükkanı CLII : doğa DTO : parfüm karışımı ENGEA : sport FIICH : kuş GIISH : para HISIS : at HAQLA : idrar HIIN : büyü anlamına geliyor. Şehirleri, koku duyumu ile yan yana getirerek çalışmak heyecan verici bir harita ortaya koyuyor.

Sayfa / 11 11

Sanatta koku konusunda söz kelimeler ve dilden açılınca doğrudan feslefeye doğru bir geçiş olması da beklenir. Chantal Jacquet bu konuda yaptığı çalışmalar sonucu kelimelerle kokular arasındaki ilişkileri kurmuş. Örneğin pü (pürülan, pütrifikasyon) kötü koku anlamına gelir. Putaine (Püten okunur) fahişe demektir yani kötü kokan anlamı çıkar. Buna benzer örnekler ve alt konular Jacquet’nin kitabında bulunabilir. (5)

Başka genç bir çağdaş sanatçı Boris Raux “ready-made” koku-heykel çalışmaları sergilemiştir. ilk başlarda ziyaretcileri sergi salonundan kaçırtan bir resim sergilemiştir. Kötü koku yayan beyaz bir tuvalı asmıştır. Bir başka defa duvarlara et suyu küpleri yapıştırmış bir başka sefer 240 kilo kokulu sabundan heykel-merdiven yapmış insanlar üzerinden yukarı çıkmışlardır. Daha sonra marketten aldığı şampuan ve deodoranlar’dan yola çıkarak renk, şekil ve koku ilişkini irdelemiştir. http://borisraux.com/index.php?/critiques/lart-olfactif-contemporain-le-livre/

Koku ve sanat konusunu inceleyen bu bölüm önümüzdeki yıllarda çok daha genişlemeye adaydır. Sanat ve koku alanında yapılan çalışmalar sınır tanımadan genişlemektedir. İnsana heyecen veren bu genişleme sonucunda önümüzdeki yıllarda koku alanındaki sanatçı ve sanat eserlerin süratle artacağından emin olmamak için hiç bir neden yok.

(1) Salon to Biennial – Exhibitions that Made Art History”, Volume 1: 1863-1959 Hardcover – July

2, 2008 by Bruce Altshuler (2) Ashraf Osman, Historical Overview of Olfactory Art in the 20th Century Archived 2018-01-06

at the Wayback Machine 2013 (3) Ursitti, Clara. “Self Portrait in Scent, sketch no. 1”. https://www.wikiwand.com/en/Olfactory_art. (4) Lubow, Arthur. (2009). The Scent Of Music. New York Mag. 2017-04-06. (5) Chantal Jacquot; Philosophie de l’odorat 2010 Puf ISBN 2130579140