Sipa; Gökşin Sipahioğlu

 

Corbis, Getty Image, Magnum, Sipa; Göşin Sipahioğlu

Foto muhabirliği, görüntü ve haber fotoğrafı üzerine,

Fotoğraf konusunun en hassas noktalarından biri foto muhabirliğidir. Ara Güler hayatını kendisinin fotoğraf sanatçısı değil de foto muhabiri olduğunu anlatmakla geçirmiştir. Tabii ki bir fotoğraf sanatçısı ve foto muhabiri arasında en azından tanım açısından fark vardır.

http://www.dailymail.co.uk/news/article-2096328/Tragedy-air-Stunning-black-white-pictures-board-Yankee-Papa-13-capture-ill-fated-mission-violent-throws-Vietnam-War.html bağlantısındaki fotoğraflar foto muhabirliğin boyutlarını göstermek açısından çok önemli.
Microsoft’un sahibi neden dünyanın en büyük fotoğraf arşivinin sahibi olmak ister? Neden rakibi olan bir şirket rekabeti ortadan kaldırmak için kanunların etrafından dolanarak bu ajansı ortağı olduğu çinli şirkete satın aldırır?
2016 yılının nisan ayında Getty Images, Corbis’i bünyesine kattı böylece dünyanın en büyük iki görüntü bankası birleşmiş oldu.
Bütün bu soruların cevabı bugün görüntünün bu kadar ucuzlamasına karşın ne kadar da değerli olmasının ardında yatmaktadır.
Dünyanın en büyük haber ve görüntü arşivini kuran uzun boylu olduğu için ‘Büyük Türk’ diye lakap takılan ama uzun boyunun yanında gerçek anlamda da büyük bir kişiliğe sahip olan Gökşin Sipahioğlu konunun esas kişisi. Dünyanın çeşitli çatışmalarının içinden görüntüler gönderen bu savaş fotoğrafçısı esas ününü görüntü arşivi oluşturarak ve Sipa ajansını kurarak yapmıştır.

Bu yazımı onun savaş fotoğrafçılığı üzerine yazmıyorum. 5 yıl önce aramızdan 84 yaşında ayrılan ve Fransadaki türklerin en fransızı olarak bilinen “Büyük Türk” ün SIPA press ajansı nasıl kurduğunu ve Gökşin Sipahioğlu’nun ölüm yıldönümü nedeniyle açılan sergi ve haber görüntüleri dünyasını biraz incelemek için yazacağım.

Paris’te Louvre müzesine 4-5 dakika mesafedeki Elephant Paname adlı yeni açılan kültür merkezi iki katını Gökşin Sipahioğlu’na ayırmış. Serginin adı “Elephant Paname invite SIPA”. Tam bir ay sürecek.

İzmirde doğmuş, İstanbulda Saint Joseph Lisesini bitirmiş Gökşin Sipahioğlu. Efes Pilsen’in temeli olan Kadıköy Spor Kulübünün de kurucusu. Daha sonra gazetecilik bölümünden mezun olup İstanbulda gazeteciliğe atılıyor. İlk işini İstanbul Ekspress adlı gazetede buluyor. Ardından sırasıyla Yeni gazete, Vatan gazetesi ve Hürriyette önemli görevler yapıyor. Fransaya gelip Gamma ajansı ile çalışmaya başlıyor. Çeşitli ülkelerde önemli çatışmalardan kareler gönderiyor. Küba’ya denizci kimliği ile girmeyi başarıyor. Mısır, Çin, Çekoslavakya, Arnavutluk ve daha niceleri. Önemli olduğunu düşündüğü bir habere gönderilmeyince kendi ajansını kurmaya karar veriyor ancak yeteri mali gücü olmadığı için kurduğu şirketi 4 sene sonra yasallaştırabiliyor. 30 yıl yöneticiliğini yaptığı SIPA ajansı dünyanın en önemli haber ajanslarından biri oluyor. 16 m2 küçük bir odada kurduğu ajans sattığında 8000 m2 lik dev bir haber ajansıydı. Dünyanın her yerinde 2000 bağlantılı olduğu muhabiri, sürekli merkezde çalışan 160 çalışanı ile birlikte 20 milyon fotoğrafı arşivlemiş bir kişi. Sygma ve Gamma’nın satışlarından sonra Bill Gates’in teklifine “hayır” diyecek kadar güçlü. Chirac’ın elinen Chevalier de la Legion d’honneur ünvanını alıyor.

Bakın serginin giriş yazısını yazan WE DEMAİN editörü François Siegel ne diyor. “5 yıl önce 90 yaşını bekleyemeden bizi bırakıp gittin ama kendini unutturamadın. Bu sergi bunu kanıtlıyor. Dünya da senin düşündüğün gibi şekillenmiyor. 68 Mayısında kaldırım taşları üzerinde fotoğraflar çeken “Büyük Türk” özgürlük, laiklik ve zayıfları koruyan Avrupadan  ne kaldı sanıyorsun? Oysa Paris duvarlarında “Bu daha başlangıç” yazıyordu. O günler senin gibi uluslararası bir yeteneğin ve Sipa’nın doğuş yıllarıydı. Çalışkandın, Paris Match, Figaro magazin, VSD, Newsweek beni gönderir mi diye bakmadan dünyanın en belalı çatışmalarının olduğu yerlere gözünü kırpmadan giderdin. Bugünün dijital dünyasının haberciliğinin hoşuna gideceğini hiç sanmıyorum. Hatta “türklerin en fransızı” olarak ülkenin aydınlıktan karanlığa göçüşünü ve dünyanın en büyük gazeteci hapisanesi oluşunu kaldırabilir miydin? bilemiyorum.
VSD dergisinin editörüydüm. Zor günlerdi. İşler düşüyordu. Bana moral vermek için her zaman sana ayrılmış masanın bulunduğu ünlü restorana davet ettin. Başkaları görüntüler için dünya para isterken “Merak etme Sipa sana görüntü desteğini sürdürecek” dedin. Bu hatıra unutulası değil.  Maceracı ve romantik basının en son patronu seninle ilgili o kadar çok  hatıralar var ki.”