Sokağın şairi

Willy Ronis

 

Her nedense, Paris sokaklarını İkinci Dünya Savaşı sonrası fotoğraflayan ve modern fotoğrafa yön veren fotoğrafçılar ilgimi çekiyor. Çok değişmeyen Paris sokaklarında onların izlerini sürmeye çalışıyorum her fırsatta. Kertesz, Brassai, Henri Cartier Bresson, İzis, Doisneau, Robert Capa, Latrigue, Atget gibi Paris fotoğrafçılarında bir gizem buluyorum.

 

Willy Ronis de onlardan biri. Paris 1910 doğumlu Willy, Yahudi bir ailenin çocuğudur. Babası Ukranya’nın Odessa kentinden, piyanist annesi ise Litvanya’dan göç etmiştir. 1945 yılında Rapho Ajans’ta profesyonel olarak hayata atılır. Life ve Time gibi dergilere fotoğraf verir. Fotoğrafa susamış Ronis’in çalışma arkadaşları Brassai, Doisneau gibi isimlerdir. Fotoğrafhanesi olan babası, Willy’ye 16 yaşında ilk makinasını hediye eder. O da yeni oyuncağı ile kendi fotoğraflarını ve akrabalarının fotoğraflarını çekmeye başlar. 22 yaşında babası hasta düşünce fotoğraf stüdyosu istemeden kendisine kalır. Ronis aslında kompozitör olmak istemektedir. Babasının uğraştığı sıradan ticari fotoğrafı hiç sevmemiştir. Fakir insanların gündelik yaşamlarını kaydededen Amerikalı Walker Evans gibi fotoğrafçılar onu cezbetmiştir. Konu onun için fotoğraftan daha önemlidir. Sahalarda ve sahnede olmayı sevmektedir. İşçi gösterilerini çekmeye bayılır. Bu arada babası ölür dükkan batar ve başka mahalleye taşınmak zorunda kalırlar. O andan itibaren free lance fotoğrafçı olarak çalışmaya başlar. İkinci Dünya Savaşı öncesi toplumsal hareketleri fotoğraflar.

İlk sattığı fotoğraf bu gösterilerden birinde yakaladığı bir kız çocuğu fotoğrafıdır. İlk kazancıyla bir Rolleiflex alır ve değişik dergi ve gazetelere röportajlar yapmaya başlar. Kertesz, Brassai, Henri cartier Bresson ve Robert Capa ile tanışır ve dost olur. Savaş sırasında Almanlar rahat fotoğrafcılık yapmasına izin vermezler. O da Primptemps magazalarına reklam fotoğrafları çeker.

Yahudi olması nedeniyle savaşta kendisini emniyette hissetmediği Paris’ten uzaklaşıp Nice’e gider. Orada ünlü şair Jacques Prevert ile dostluk kurar.

Savaş sonrası hemen Paris’e döner. Fotoğrafa adeta susamıştır. Esirlerin dönüşünü, özgürlük gününü fotoğraflar. Robert Doisneau ve İzis le birlikte humanist fotoğraf akımının öncüsü olur. Çok sayıda röportaj yapar ve sergi açar. Kitaplar yayınlar. Arkadaşı Robert Doisneau ile birlikte `15`ler Grubu` kurar. Bu grup, fotoğrafın sanat olarak icrasını ilke alan bir fotoğrafçılar birliğidir.

Yavaş yavaş Paris’in günlük yaşam sahnelerini fotoğraflamaya başlar. Sevinçler, üzüntüler aşk sahneleri ana temalar haline gelir. Fotoğraflarının derinlerinde politik bir bilinç hissedilir. Komünist düşünceye yakın olduğunu saklamaz.

Fransa’nın sanayii ve ekonomik gelişimi sürmekte, Fransızların yaşamı da buna paralel olarak değişmektedir. Bu gelişmeler Willy Ronis’e düşüncelerini yeniden sorgulatır ve kendini Fransa’nın güneyine atar. Ama bu kaçış sınırlı olacak, Paris’e “gel git”ler belirli aralıklarla devam edecektir. Her Paris’e gelişi de bir seri fotoğrafla kendisini gösterir.

84 yaşında paraşütle atlar ve bu sırada fotoğraf çeker. 91 yaşında bir seri nü fotoğrafı çektikten sonra fotoğrafçılık sayfasını kapattığını açıklar. 2009’da 99 yaşında hayata gözlerini yuman sanatcı etik kurallara çok değer vermiştir. Life dergisi, röportajının fotoğraf altlarını kendisinin yazmasına olanak tanımadığında, o dergi ile bir daha çalışmama kararını gözünü kırpmadan verme cesaretine de sahiptir. 95’inci yaşı için ve ölümünden bir yıl sonra 2010 içinde çok büyük iki sergi ile Paris’te onurlandırılımıştır. Birinci sergisini 500 bin kişi gezmiştir. Willy Ronis’in belgelerini, albümlerini, negatiflerini, basılmış işlerini ve diğer tüm malzemelerini Fransız kültür bakanlığı koruma altına almış ve fotoğrafçılık tarihi için araştırmaya açmıştır.

Willy Ronis 20’nci yüzyılın en büyük hümanist fotografçılarından biridir. Işıklar içinde yatsın.